3 Ekim 2017 Salı

ESKİDEN AHLAT'TA-II, AHLAT KÜLTÜR SANAT VE ÇEVRE VAKFI, İlhami NALBANTOĞLU

ESKİDEN AHLAT'TA-II
      Eskiden Ahlat’ta bir tek Kaymakamın Cipi vardı, her sabah geçerdi çarşıdan. Bu geçişi Devlet Dairelerinde mesainin başladığı, akşam dönüşünde ise bittiği anlamına gelirdi. Cip sabah geçtikten sonra, hala çarşıda kalanlara esnaf takılırdı “Kaymakam gitti sen hala buralardasın” Akşam Cip geçmeden çarşıda dolaşanlara ise “Mesaiden erken Kaçmışsın” diye takınılırdı.
Ahlat'tan Genel Bir Görünüm
Bir de “Yaşarı’ın Cipi” vardı, her türlü göreve hazırdı. Kimi zaman yargıçlarla köylere keşfe gider, kimi zaman da yakın çevreye yolcu taşırdı.
Kaymakam’ın Cipi’nin kırmızı plakası ve önündeki küçük bayrak ayırırdı Yaşar’ın Cipi’nden. Bir de Kaymakam’ın değişmez Makam Şoförü Mevlüt Ateş.
Ah öyle her önüne gelenin iskeleye girmesine izin verilmezdi.lat’ta kamyondan modifiye edilmiş bir otobüs vardı. Her gün sabah erkenden Bitlis’e gider, geceyi orada geçirip ertesi gün erkenden Ahlat’a dönerdi. Otobüsün tersi istikametinde seyahat etme zorunluluğunuz olduğunda bunu ancak kamyonların şoför mahallerinde ya da taşıdıkları yüklerin üstünde yapabilirdiniz. Kamyonların şoför mahalleri, özel müşterilere, ya da yakın dost ve arkadaşlara tahsis edilirdi öncelikle.
Eskiden Ahlat’ta küçük toplar yapılırdı. Bu toplar, kış aylarında içeride kapalı kalan atlara yapılan kaşağıdan çıkan  tüylerden yapılırdı. Henüz plastik icat edilmediği için ne bir plastik top, ne de lastik içli meşin toplar mevcuttu.
Yaz aylarında büyük kentlerde üniversite eğitimi gören gençlerin getirdikleri toplar, “Eskici Hamza” tarafından yama yapılarak onarıldıktan sonra maçlarda kullanılırdı.
Van Gölü üzerinde ulaşım vapurlarla yapılırdı.  Haftanın iki ya da üç günü vapur gelir iskeleye yanaşırdı. Bu geliş ve gidişlerde Ahlat İskelesi’nde büyük ayrılıklar ve kavuşmalar yaşanırdı. Kore’de görev yapacak askerlerin gidişleri, Gazi olup Ahlat’ta dönenlerin karşılanmaları tarihi bir tabloya dönüştürülürdü Ahlat İskelesi’nde.
O anlarda İskele’nin kapıları kapatılır, öyle her önüne gelenin iskeleyi girmesine izin verilmezdi. Ama çocuklar ve gençler yaz aylarında yüzerek iskelenin dışından vapura da biner, iskeleye de çıkabilirlerdi. Vapur’un en yüksek yeri olan Kaptan Köşkü’nün tepesinden süzülerek Van Gölü’nün mavi sularına atlamak çok ilgi çekerdi.
Deniz Bayramında Bir Yarışın Start Anı
Yöreyi ilk kez gören yolcular tarafından bu durum ilginç karşılanır, şaşkınlıkla izlenirdi. Vapur iskeleden ayrılacağı zaman, irili ufaklı tüm gençler ve çocuklar vapurun halatına tutunur açıklara kadar vapura eşlik ederlerdi.
Vapurun gözden kaybolacağı ana kadar orada kalıp, yüzerek saatler sonra dönebilen yürekli ve iyi yüzebilen gençler vardı. Kimi zamanlar vapur kaptanı atlamayan bu gençleri köşe bucak kovalayarak atlamalarını sağlardı.
Eskiden Ahlat’ta “Bizim Berber” adında bir berber salonu vardı. Burası berber salonundan çok bir “Kültür ve Eğitim Merkezi”  işlevi görürdü adeta. Büyük kentlerde eğitim gören üniversite öğrencileri, edindikleri bilgi ve deneyimlerini burada kendilerinden küçük genç ve çocuklara aktarırlardı.
Çok iyi bir şair olan buranın sahibi Berber İdris, nüktedan, şakacı ve hazırcevaplığıyla gençleri kendisine hayran bırakmasını biliyordu. Her yaştan, her kuşaktan insanlar buraya toplanır, derin ve düzeyle sohbetler yapar, fıkralar anlatır, hoş zamanlar geçirirlerdi.
Bunun hemen çapraz karşısında ise Halit’ın Kahvesi vardı. Burası da, kahveden çok bir eğitim kurumu gibi bir işlevi yerine getiriyordu.
Eskiden Ahlat’ta, yaz tatili nedeniyle Ahlat’a dönen gençler her gün genellikle saat 14.00’den sonra Ahlat İskelesi’nde toplanırlar, başta yüzme sporu olmak üzere diğer spor dallarındaki bilgi deneyim ve yeteneklerini sergileyerek, kendilerinden sonra gelecek kuşaklara bir nevi eğitim verirlerdi. Bu yüzden Ahlat’ta irili ufaklı her keş anadan doğma yüzme bilir bir konumdaydı.
Bu yüzden Van Gölü’nün tüm branşlardaki şampiyonları Ahlatlı gençler arasından çıkıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder