Her kim ki “Hiçbir fedakârlıktan
kaçınmamak” deyiminin ne demek olduğunu merak ediyor ve bir örneğinin görmek
istiyorsa Sayın Cemil ÖZGÜR’ün Bitlis’te yaptırdığı Endüstri Meslek Lisesi’nin
“AçılışTöreni”ni görmelidir. Göremese bile görenlerden dinlemelidir. Her kim ki
Türkiye’nin herhangi bir yerinde, en gelişmiş merkezlerinde bile Bitlis Cemil
ÖZGÜR Endüstri Meslek Lisesi’nin açılış törenlerinden daha görkemli bir tören
yapıldığını iddia ediyorsa kuşkuyla karşılanmalıdır. Sakın ola ki bu satırları
okuyanlar anlamsız bir abartıdan söz ediyor olduğumuzu düşünmesinler. Meramımız
yiğidin hakkını teslim etmekten öteye geçemez. Olayın detaylarına indiğimizde
sizlerin de hak vereceğinizden en ufak bir kuşku duymamaktayız.
Sizlere soruyorum eğer
gördüyseniz lütfen söyleyiniz. Bir açılış töreni için Ankara’dan Türkiye’nin en
iyi televizyon ve radyo sanatçılarından olan ünlü Mehpare Çelik’in özel
olarak ta Bitlis’e kadar getirtildiğini
gören var mı? Başka detaylara girmemize gerek var mı? Yani Bitlis’te o töreni
sunacak insan mı yok diyecek olursanız büyük bir yanılgıya düşmüş olacaksınız.
Elbette vardır, ancak mesele töreni sunmak değildir, mesele konuya verilen
önemi, duyulan saygıyı göstermektir.
Bitlis’in yetiştirdiği onur abidesi Sayın Cemil ÖZGÜR, 2007
yılı 8 Ağustos tarihinde temeli atılan
Endüstri Meslek Lisesi’nin 2009 yılı 8 Ağustos tarihine yetişmesi için büyük
gayret gösterdi. Açılışa bir ay kala
acaba yetişir mi, yetişmez mi diye bizzat inşaatın başına giderek 3
hafta Bitlis’te kalmak suretiyle
yetişmesi için geceli gündüzlü çaba harcadı. Bir hafta sonra Ankara’ya döndü,
geri kalan tüm hazırlıkları Ankara’dan tamamladıktan sonra açılışa bir hafta
kala yeniden Bitlis’e döndü. Bu kez yanında muhterem eşleri Muzaffer Hanımla
birlikte. Muzaffer Hanım ayaklarındaki ağrılara rağmen bir hafta gibi bir süre
Bitlis’te kalması konuya verilen önemin bir göstergesi değil midir? Daha sonra
oğulları, torunları topluca Bitlis’e geldiler
Mehpare Çelik, açılış töreni sırasında Sayın Cemil ÖZGÜR’ün
özgeçmişini okurken bir hususu atladı, o ortamda bu uyarıyı yapmak mümkün
olmadığı için biz o eksikliği burada tamamlamayı bir görev saymaktayız. Sayın
ÖZGÜR, Sayın Ahmet EREN ile birlikte
2006 Yılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üstün Hizmet Ödülü’ne layık
görülmüşlerdi. Bu hususun oradan Bitlis’li hemşehrilerimize duyurulması iyi
olurdu diye düşünüyoruz…
Bitlis Endüstri Meslek Lisesi’ni
Sayın Cemil ÖZGÜR tamamen kendi olanakları ile gerçekleştirdi. Ancak Okulun
adının başına BETAV ibaresini koydurmuştu. BETAV, Sayın ÖZGÜR’ün 20 yıla yakın
başkanlığını yaptığı ve son olarak ta
Onur Başkanlığını yürüttüğü bir Sivil Toplum Kuruluşu yanı bir Vakıftır. Bu
Vakfın Endüstri Meslek Lisesi’nin yapımına hiçbir katkısı olmamıştır, buna
karşın neden okulun adının başına konulduğunu soracak olursanız işte bu Sayın Cemil ÖZGÜR zarafeti’nin bir başka
göstergesidir. Kendisi bu hususu şöyle izah etmektedir. “BETAV olmasaydı ne ben
gelip bu okulu yapabilirdim ne de Sayın Ahmet EREN beyefendi Bitlis Eren
Üniversitesi’nin yapılmasını sağlayabilirdi. İşte onun için BETAV adının yaşaması için oraya yazdırdım.”
Bitlis Şehir Stadı’nın
türbinlerinden daha büyük bir türbin kurulmuştu davetliler için, ilk kez
kullanılan protokol koltukları, ilk kez kullanılan kırmızı halılar, konuşma
kürsüsü ve konuklara verilecek sandviçlerin içindeki kaşarların bile bizzat
Sayın ÖZGÜR tarafından denetlendiği ikramlar, içecekler, Cumhurbaşkanını bizzat
hava alanına giderek karşılama girişimleri Sayın ÖZGÜR’ün diğer zarafetinden
bazıları. Tüm bunlar geleneksel Bitlis konukseverliğinin uzantıları. Türkiye
Cumhuriyeti’nin Başkanı Bitlis’i ziyaret ediyor, her şey çok mükemmel olmalı ve
oldu da hayal edilebilecekten, düşünülebilecekten de daha mükemmel oldu,
Bitlis’e yakışır bir biçimde oldu.
Her şeyin çok mükemmel geçmesinin
sarhoşluğu ile ertesi günü yerel ve ulusal basında bizim yere göğe
konduramadığımız bu olay ile ilgili olarak neler çıktı diye basını tararken,
yaşadığımız mutlulun iki misli kadar derin bir hayal kırıklığı ile yüz yüze
geldik. Ülkenin bu denli önemli bir dönemecinde bu tür faaliyetlerin en azından
vatandaşa moral aşılaması açısından verilmesi gerekirken ulusal bir büyük
gazetemiz yaşlı ve eski bir zenginin uçkur maceralarını birinci
sayfasından manşet olarak sunuyordu. Derin bir hüzün kaplamıştı içimizi…
Bir yanda ülkenin sorunlarını,
sıkıntılarını gidermeye çalışan hayırsever insanların göstermiş oldukları
fedakarlıklar öte yanda bu olanlardan habersiz, ilgisiz ve duyarsız ulusal
basın, demek ki ülkenin bir senkronize sorunu da mevcuttur. Ulusal basın bu tür
hassas konular yerine magazin olaylarını daha ticari karşılıyor olmalı…
Sayın ÖZGÜR, eşiyle,
çocuklarıyla, torunlarıyla Bitlis’in geleceği için bir altın sayfa açıp yeni
kuşağa armağan etti. Yeni kuşağa düşen görev ise bu yolda yapılması gereken her
şeyi yapıp, aydın, uygar, çağdaş, zengin bir Bitlis’in yeniden yaratılmasını
sağlamak olmalıdır..
Sonsuz teşekkürler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder