MİAMİ'DE DÖNER, TAMPA'DA KÜNEFE
İlhami NALBANTOĞLU
Miami'den Bir Görünüm |
Ulusal yemeklerimizden biri de dönerdir,
son yıllarda o kadar ünlendi ki uluslararası bir marka haline geldi. Avrupa’dan sonra Asya’da, Afrika’da,
Avustralya’da son olarak da Amerika’da tanınan, bilinen, aranan bir yemek haline
geldi.
Yıllar önce İzmir’den Almanya’ya giden ve
orada ünlü bir dönerci ustası olan İsmail Bey’in oğlu Tamer Bey, Miami’nin en
merkezi yerinde bir dönerci dükkanı açış. Kapısının üsüne de kocaman harflerle “Türk
Döneri” yazdırmış.
Taner Bey, babasının işi nedeniyle
Almanya’da doğmuş, büyümüş, okumuş sonunda babasının mesleğini yaşatmaya karar
vermiş. Almanca ve İngilizce biliyor, Türkçe bilgisi ise “merhaba, nasılsın”dan öteye geçmiyor. Buna karşın Türklere güler
yüzü ve sıcak yaklaşımı ile pozitif enerji veriyor.
Taner Bey, babasından devraldığı bu
görevin çıtasını bir basamak
yükselterek, bir adım öne atarak, ona yeni bir vizyon katarak becermeyi
başarmış. Bildiğimiz dönerin yanına, hitap ettiği kitlenin damak zevkine uygun
bazı yiyecek maddeleri ekleyerek zenginleştirmiş, daha evrensel bir hale
getirmiştir. Sunumu da daha çekici, iştah açıcı bir yapıya kavuşturmuştur.
Döner |
Miami vitrinlerini gezerken Türkçe konuşan
iki genç kıza rastladık, tanıştık, sohbet ettik. Biri Gaziantep, diğeri
Hatay’dan gelmişler. Üniversite öğrencileri, biri Makine Mühendisliği eğitimi,
diğeri Turizm eğitimi alıyorlarmış. Ailelerinin izniyle Miami’ye gelmişler.
Otellerde oda temizliği yapıp para kazanıyor, hem de tatil yapıyorlar. Miami’de
yemek sıkıntısı çektiklerinden söz ettiler. Dönerciye gittiğimizi söyledik, biz
de gelelim dediler. Birlikte dönercinin yolunu tuttuk, çok beğendiler, teşekkür
ettiler.
Miami’de başka Türk lokantaları da var.
Sinoplu bir girişimci gencimiz burada İtalyan restoranı açmış. Hem de Miami’nin
en önemli, en merkezi yerinde, tıklım tıklım dolup taşıyor.
Bir Türk girişimci nazar boncuklarının
satıldığı çok güzel bir yer açmış. Vitrininde kocaman bir Türk bayrağı
dalgalanıyor.
Tampa’da ise birden fazla Türk lokantası,
Türk marketi, Türk işadamı, Türk çalışanı var.
Çok büyük alış-veriş mağazalarının birinin
lobisinde , çocukları havaya zıplatan bir oyun alanı gözümüze çarptı. Çocukları
oraya götürdük, bindirdik. İşyerinin sahibi Türkçe konuştuğumuzu görünce
yanımıza geldi, tanıştık. Tokatlıymış Mehmet Bey, on yılı aşkın süreymiş Amerika’nın
çeşitli yerlerinde aynı işi yapıyormuş. İki ay olmuş Tampa’ya geleli. İşleri
iyiymiş, bizden ücret almadı, mahcup olduk, ikinci kez gelerek mahcubiyetimizi
giderdik. Dost olduk, bize bazı yerleri tanımamızda yardımcı oldu.
Künefe |
Tampa’da Ankaralı Kürşat Bey’in Türk
marketi var, lahmacun bile yapıyorlar. Burada yaşayan Türkler zaman zaman
biraya gelip Türk mutfağı özlemlerini gideriyorlar.
Bir de Akdeniz mutfağı ile kendini tanıtan
Ayhan Bey’in lokantası var. Adana kebabı ile ünlü, Türk olduğumuzu öğrenince özel
bir ilgi gösterdi. Künefe bile yapıyormuş, bizi çok şaşırttı. Bu kadarını da
beklemiyorduk. Çok merak ettik, acaba Türkiye’deki aromayı tutturabiliyor mu
diye.
Kadayıfı nereden alıyorsunuz diye
sorduğumuzda, yanıtı çok netti “Arap marketlerinden”. Peki peynirini, tatlısını
diye sorduğumuzda, bize uzun uzun künefenin varoluş öyküsünü anlattı. Peki zor
değil mi diye sorduğumuzda, bizi gerçekten şaşırttı.
Önemli olanın zoru başarmak konusunda kısa
bir konferans dinleyerek aydınlandık. Gerçekten de öyle, hak verdik Ayhan
Bey’e.
Ayhan Bey, eşini ve oğlunu İstanbul’a
göndermiş, kendisi tek başına bu zor işin üstesinden geliyor, yanında bulaşıkçı
dışında kimseyi çalıştırmıyor.
Lokantada kullanılan tabak, çatal, bıçak,
kaşık tek kullanımlık, ancak o kadar güzel ki gerçeğinden ayırmak mümkün değil.
İnsanın kendi kültürünü, geleneğini,
göreneğini dünyanın Türkiye’den çok uzak
başka bir ucunda görmek gurur verici bir durum.
Türk insanının girişimci karakterini
dünyanın her köşesinde görmekten mutlu
olduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder